26 Nisan 2016 Salı

''Sayılı günler içinde bana bir sonsuzluk verdin.''


 
    Etkileyici.. İşte bu kelimenin sayfalara dökülmüş hali Aynı Yıldızın Altında.. Aşkın tadına bakmak, hayatın anlamını bulmak, aldığınız her nefesin farkına varmak istiyorsanız eğer doğru adrestesiniz.
  Aşkın, umudun, acının ve tabi ki sonsuzluğun öyküsü...



''Kendin olmakla o kadar meşgulsün ki, ne kadar eşsiz olduğunun farkında değilsin.''



    Bu kitapla lisedeyken tanıştım. Arkadaşlarım anlata anlata bitiremiyor ve kitabın sonunda nasıl hüngür hüngür ağladıklarından bahsedip duruyorlardı. Bende her okuyanı gözyaşlarına boğan bu kitabı merak ettim. Ve bu kitabı da bir kez okumakla da yetinmedim. Şimdi bunları yazarken en kısa zamanda tekrar okumayı aklımın bir köşesine not ettim bilee :)
    Eğer sizde kafanızın içindeki düşüncelerden boğulmaya başladıysanız ve hayatta güzel şeyler de olduğu inancını yitirmek üzereyseniz bu kitabı bir an önce okumaya başlayın.
    Kimi kitaplar vardır sizi okuduğunuz süre içerisinde, mesela birkaç saat ya da birkaç günlüğüne hayatın o yoğun temposundan çekip alır ya işte bu kitap diğerlerinden tamda bu noktada ayrılıyor. Çünkü bu kitabın etkisi sadece okuduğunuz süre boyunca devam etmekle yetinmiyor. Hayatınızın geri kalanında bazı anlarda bir cümlesi aklınıza geliveriyor ya da duygularınıza hükmediyor.



''Depresyon kanserin yan etkisi değildir. Ölüyor olmanın yan etkisidir.. Bana da olan buydu.''


    Aslında hayata tutunmanın öyküsü de denebilir. Bunda karakterlerin etkisi elbette çok büyük. O yüzden onlardan kısaca bahsetmek istiyorum.


   Augustus Waters... Ya da sadece Gus.. Nasıl başlayacağımı, nereden başlayacağımı bile bilemediği bir kahraman. John Green öylesine eşsiz bir karakter yaratmış ki..        Okuduğunuzda ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Gus'ın hisleri, düşünceleri, davranışları, özellikle de o inanılmaz metaforuu..

  Okudukça dedim ki işte bu ya işte bu.. Bir insan her şeyiyle mi böylesine derin böylesine ince olurdu. Elbetteki olamazdı zaten bu da sadece bir kitap kahramanıydı ve gerçek olamayacak kadar mükemmeldi..Hepimizin hayatında böyle bir kahraman olsaydı eminim dünya daha güzel bir yer olurdu.


''Tanrım, değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmem için sükûnet, değiştirebileceklerimi değiştirebilmem için cesaret ve aradaki farkı bilmem için akıl ver.''

  
   


    Hazel Grace... Augustus'un tıpkı bir sihirli değnek gibi bir anda hayata döndürdüğü, duyguları çok hassas ama kendisi aksine inanılmaz güçlü olan kız.. Herkesin sahip olmak isteyeceği bir pencereden bakıyor hayata.. Kendinden beklenmeyecek bir olgunlukla karşısında duruyor tüm zorlukların.
   
    Eminim ki herkesin hayatında bir anlığına Hazel Grace gibi biri olmayı istediği zamanlar olmuştur. Tabi ki kitabı okuyup onunla tanışanlar işte bundan bahsediyordum demişlerdir kendi kendilerine. Siz de okuduktan sonra bir Hazel Grace olmak isteyeceksiniz..




"Bazı sonsuzlar başka sonsuzlardan büyük."




     Kitabın sonundan da kısacık bahsederek bende sonlandırmak istiyorum. Elbette sonunu söylemeyeceğim. Aslında kitabı okurken sürekli tahminler yürüttüğünüz sonlar oluyor, belki de onlardan biri olacaktır. Ama gerçekten bir son hem bu kadar sıradan hemde bu kadar vurucu olabilir mi diyor insan. Ne kadar da ironik öyle değil mi ? Size son bir tavsiye mümkünse o son sayfaları yalnızken okuyun ve peçetelerinizi elinize alıın.. Biraz hüzünlü, biraz keyifli okumalaar.. :)


''Gökkuşağı istiyorsan yağmura katlanmalısın.''

http://www.kitapsozler.com/ayni-yildizin-altinda-john-green/ 
http://oburkitaplik.blogspot.com/2013/08/ayn-yldzn-altnda-john-green-kitap-yorumu.html 





   






25 Nisan 2016 Pazartesi

''Herkes beraberinde taşıdığı bir parmaklığın ardında yaşıyor.''




''Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.''

"Seninle şöyle bir oturup konuşamadık."


 "İnsan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor."

    Kürk Mantolu Madonna... Lise  yıllarımda okuduğum ve ömrümün sonuna kadar okuyacağım romanların en etkileyicisiydi. Kapağını açıp bir daha kapatamadan soluksuz okuyup, içimde büyük bir heyecanla bitirdiğim an hala zihnimden silinmiyor. Bu heyecan hayatımın en büyüleyici romanını okumuş olmanın heyecanıydı. Neden bu kadar büyülendiğimi okuduğunuzda mutlaka anlayacağınızdan eminim.


''Seni seviyorum.. Deli gibi değil gayet aklı başında olarak seviyorum.''




    Yoksa hala okumadınız mı? Bütün kitapçıların vitrinlerinde, tüm sosyal medya hesaplarında, internet sitelerinde en çok satılanlar listesinde gördüğünüz ve hayatınızın her anında karşınıza çıkan, çoğu okurun zihninden silinmeyen o lacivert kapağı hala neden açmadıysanız elinizi çabuk tutun derim.


"Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı. Çünkü o, benim için bütün insanlığın timsaliydi."



    Zaten eline aldığınızda bırakamayacaksınız hatta bitirdiğinizde bu size yetmeyecek tekrar tekrar okumak, o altını çizdiğiniz cümleleri zihninize kazımak isteyeceksiniz.. Hatta karakterlerden birinde kendinizi bulacaksınız. Belki tesadüflerin içine kapandığı kitaplar ve düşler dünyasından çıkarıp onu bambaşka bir duygu yığınına götürdüğü Raif'te.. Belki de yaşamın kıyısında kendi kendine debelenirken; aşkıyla içindeki tüm gizli güçleri sere serpe yaşamak isteyen; güçlü bir kadında. Yani Kürk Mantolu Madonna'da..


"Bir insanın diğer bir insanı, hemen hemen hiçbir şey yapmadan bu kadar mesut etmesi nasıl mümkün oluyordu?"



    Bu kitabın en vurucu noktaları karakterleri zaten. Öyle güzel analiz edilmiş, o kadar gerçekçi betimlenmiş.. Siz elinizdeki kitapta onların yaşamının içinde gezinirken sanki onlarda oralardan çıkıp karşınızda beliriveriyorlar. Bazen Maria Puder'i yani o meşhur Kürk Mantolu Madonna'yı, bazende onun tesadüfi aşkı Raif'i yanınızda otururken buluyorsunuz. Bu kadar etkileyici karakterlerin ve yoğun bir kurgunun olduğu, bunların yanında müthiş sürükleyici olan bir roman daha olduğunu zannetmiyorum. Bu bilinen aşk hikayelerinden çok başka.. İnsanda tarif edemediği güzellikte hisler bırakıyor. Sevgiye, aşka, bağlılığa dair..

 ''Bitmiyor, sadece bazen belki güneşli bir günde veya kalabalık bir gecede geçtiğini sanıyorsun ama geçmiyor esasında. Alışıyorsun zamanla. Asla bitmiyor..."


    Kitapla ilgili yaptığım ilk yorum 'Bir erkeğin aşkı ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi..' olmuştu. Okuduğunuzda daha iyi anlayacaksınız ne demek istediğimi. Gerçekten de sevginin, bağlılığın güzellikleri müthiş bir şekilde işlenmiş.



    Kitabı okurken duyguların güzellikleriyle bazen mutluluktan uçuyorsunuz, bazende yine bu güzel duyguların ödettiği bedellerin üzüntüsünde boğuluyorsunuz.. Tarifi imkansız bir duygu seline kapılıp gidiyorsunuz sanki.. Şu anda bile bunları yazarken tekrar okuma ihtiyacı duyduğumu size bütün samimiyetimle söylüyorum. Öyle iz bırakan kısımları var ki.. Her yere not edip ansızın karşınıza çıktığında okuduktan sonra tekrar tekrar kendinizi bulduğunuz güzel cümlelerle dolu bir kitap.

   "Kafamın içinde ona söylenecek uçsuz bucaksız şeyler bulunduğunu hissediyordum, senelerce söylense bitmeyecek şeyler."



    Bu cümlelerden  bende derin izler bırakanları sizlere aktardım. Fakat kesinlikle bunlarla yetinmeyip kitabın tamamını okuyun. Bunu yararlı bir şiddetle tavsiye ediyorum. Zaten bu cümleleri okuduktan sonra kitabı hemen alıp okumak isteyeceksiniz. Kitapta işlenmiş olan derin duygularda kendinizden bir parça bulup hayatınızı bu duyguların dokunuşlarıyla güzelleştirmeniz dileğiyle.. :)
 "Bilhassa tahammül edemediğim bir şey, kadının erkek karşısında her zaman pasif kalmaya mecbur oluşu... Neden? Niçin daima biz kaçacağız ve siz kovalayacaksınız? Niçin daima biz teslim olacağız ve siz teslim alacaksınız? Niçin sizin yalvarışlarınızda bile bir tahakküm, bizim reddedişlerimizde bile bir aciz bulunacak? Çocukluğumdan beri buna daima isyan ettim, bunu asla kabul edemedim." - Maria Puder
http://onedio.com/haber/kurk-mantolu-madonna-dan-20-guzel-alinti-435679 

24 Nisan 2016 Pazar

"Senin bu kadar mutlu olmana, ancak senden bir şey almaya hazırlandıkları zaman izin verirler."

    


 Dostluğun hikayesi... Hasan'ın dostluğunun.. Gerçek olmayacak kadar büyük bir dostluktan bahsediyor bu kitapta. Hayatımızda hiçbirimizin sahip olamayacağı kadar devasa bir dostluk. 








"Sonradan bulduğun bir şeyi yitirmek, her zaman daha zordur."



    Ve tabi ki beraberinde gelen müthiş bir fedakarlık var ortada. Ancak kitap kahramanlarının yapabileceği şiddette bir fedakarlık.. 
    Eğer sizde yaşamınız boyunca şahit olamayacağınız bu dostluğa sahip olmak istiyorsanız acele edin derim. Hemen bugün başlayın..




"Çocuklar boyama kitabı değildir. Onları en sevdiğin renklere boyayamazsın."




    

    Kahramanlarımız Hasan ve Emir.. Aynı evde büyüyen biri hizmetkarın diğeri de efendi Ağa'nın oğlu olan iki dost.. Birbirlerinden o kadar uzak ve birbirlerine o kadar yakın iki arkadaş. Uçurtma Avcıları.. 
    Büyüsünü bozmamak için kitapla ilgili çok bilgi vermek istemiyorum o yüzden sadece okurken hissettiklerimi hatta hala nasıl etkisinde kaldığımı anlatacağım.





'Yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar hırsızlığın bir çeşitlemesidir. Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun...'


   
   Okurken sizi çok derinden etkileyecek bir kitap. Duygusal bir insan olmasanız bile ağlayabilirsiniz. Duygular o kadar ince işlenmiş ki. Sanki okurken yaşıyorsunuz da. Bazen Hasan oluyorsunuz, bazen de Emir.. Ki ben genelde Hasan olmayı tercih ettim. Bu kitap size müthiş bir insan nasıl olunur onu öğretiyor sanki. Hasan'ı okuduğunuzda göreceksiniz. Hayatınızda iz bırakacak. Her zaman anımsayacaksınız. Okuduğunuz için asla pişman olmayacak hatta neden daha önce okumadım diye sitem edeceksiniz. Sizi inişli çıkışlı bir yolculuk bekliyor. Keyifli okumalar.. :)

http://onedio.com/haber/okuyanda-tesiri-gecmeyecek-bir-etki-birakan-ucurtma-avcisi-kitabindan-21-alinti-562740

''Ben üzgündüm. Ama onlara yorgunum dedim.''