Adı küçük ama yüreği büsbüyüük bir kahramanın hikayesinin anlatacağım sizlere. Hatta o artık sadece bir kitap kahramanı olmaktan çıkıp bazen kafamızın içindeki düşüncelerde bazen de kalbimizdeki ince duygularda tüm gerçekliğiyle göz kırpıyor bizlere.''Hiç kimsede olmayan yıldızlara sahip ol. Bu her zaman seni en uç noktaya taşır. Kimsenin göremediklerini görürsün!''
Ben bu büyüleyici kitapla -sadece bir kitap değil belki de sihirli bir değnek- üniversitede tanıştım. Ve bunun pişmanlığını hep yaşayacağım. Çünkü böyle bir kitaba geç kalmak gerçekten üzücü. Bunu okuyanlar bilirler, okumayanlar da okuduklarında ne demek istediğimi anlayacaklardır. Zaten bir kez okuduğunuzda mutlaka bir daha okumak isteyeceğinize eminim. Hayata dair öyle derin anlamlar içeriyor ki tam manasıyla anlayabilmek için tekrar tekrar okuma ihtiyacı duyuyorsunuz. Ve elbette her yaşta daha farklı anlamlar yüklüyorsunuz. Bu kadar meraklandırdıktan sonra artık bu anlamlı ve iz bırakan macerayı anlatmaya başlayayım :)
''Büyüklerin hepsi birer çocuktu. Ama onların çok azı bunu hatırlar.''
Bu kitabın yazarı Antoine de Saint-Exupéry ve aynı zamanda ana kahramanımız bir pilottur. Ve kitaba şöyle bir ön sözle başlamıştır:
Léon Werth için
Bu kitabı, koskoca bir adama adadığım için küçüklerden
beni bağışlamalarını dilerim. Ama önemli bir özürüm var:
Şimdiye kadar bu adamdan daha iyi bir başka dostum olmadı.
İkinci özürüm de şu: Bu adam, her şeyi değerlendirebilir.
Çocuklar için yazılmış kitapları bile. Sonra üçüncü bir
özürüm daha var: Bu adam Fransa’da oturuyor şimdi, aç,
üstelik açıkta. Avutulmak ister. Bütün bu sayıp döktüğüm
özürler yetmezse ben de kitabımı onun bir zamanki çocukluğuna
adarım tabii. Bütün koca adamlar bir zamanlar çocuktular
(gerçi aralarında bunu hatırlayanlara az rastlanır ya.)
İşte gerekli değişikliği yapıyorum:
Çocukluk günlerindeki Léon Werth için
''Kendini yargılamak, bir başkasını yargılamaktan çok daha zordur. Eğer kendini iyi bir şekilde yargılamayı başarırsan bu, senin gerçek bir bilge olduğunu gösterir. Gerçek bir bilge olmak hiçte kolay değil!''
Kitap bir uçak kazası sonucunda çölün ortasında kalan pilotla kendisi kadar küçük bir gezegenden gelen altın saçlı bir presin yollarının kesişmesiyle başlıyor. Ve Küçük Prens pilota sorduğu ilginç sorularla ve onun sorularına verdiği anlamlı cevaplarla daha öykünün başındayken biz okurların kalbini kazanıyor. Öykünün daha sonrasında bu altın saçlı kahraman, pilota gezegeninden ayrılıp dolaştığı altı gezegendeki maceralarını anlatıyor. Kitabın Küçük Prens'in gezilerini anlattığı bu bölümlerinde bazı tipik yetişkin yaşam biçimlerinin eleştirisi yapılmıştır. Küçük Prens'in uğradığı her gezegende tek bir yetişkin yaşamaktadır. Küçük Prens bu tipleri tanımak, uğraşlarını öğrenmek için onlara sorular sorar. Zaten küçük kahramanımızın en sevdiğim ve en belirgin özelliklerinden biri de sürekli sorular sorup buna karşılık seyrek yanıtlar vermesidir.
''İnsanların nerede oldukları asla bilinmez. Rüzgar onları oradan oraya gezdirir durur. Köklerinden yoksundurlar bu da onlar çok rahatsız eder.''
Bu gezegenlerdeki ilginç tipler şöyledir:
''-Uyruğu olmayan, olmuş bitmiş şeyler üstüne buyruk verip, olanları kendisinin yönlendirdiğini sanan bir kral.
-Yalnızca övgülere açık bir çift kulağa sahip, tek kişilik bir dünyada ‘herkes’in kendisine hayran olduğunu sanan bir adam.
-Utandığını unutmak için içki içen, içtiği için utanan biri. Bir kısır döngü timsali.
-Yıldızları satın almak için deli gibi, aralıksız çalışan ve o yıldızlarla hiçbir şey yapmayıp, sadece sahiplik duygusuyla övünen bir iş adamı.
-Dönüş hızı git gide artan, bu yüzden gece-gündüz arasındaki zaman farkının azalmış olduğu bir gezegenin fener yakıcısı.
-Masasının başından kalkmayan, mesleğini icra etmek için kaşiflerin ayağına gelmesini bekleyen bir coğrafyacı.''
http://www.yutmografim.com/siz-hala-kucuk-prensle-tanismadiniz-mi/
''İnsanların artık hiçbir şeyi anlamaya vakitleri yok. Onlar her şeyi tüccarlardan satın alıyor. Ama dost satan tüccar olmadığı için artık insanların dostları yok.''
Gördüğünüz gibi bu gezegenlerde oturan yetişkinlerin birbirinden değişik uğraşları vardır; ancak hemen hepsinde görülen ortak özellik kendilerine dönüklük ve yalnızlıktır. Hiçbir şeye hiç kimseye ve bundan dolayıda kendilerine bile hiçbir yararları dokunmamaktadır. Bu kitabı okurken dikkat edilmesi gereken en önemli noktalar bu karakterlerdir. Bu gezegenlerdeki her yetişkinin özelliklerinde derin anlamlar vardır. Bu anlamları keşfetmeli ve küçük bir kitabın yaşama olan bakış açımızı nasıl değiştirebileceğini görmeliyiz. Küçük Prens'in yolculuğu sırasında en son olarak uğradığı ve en uzun kaldığı gezegen Dünya'dır. Ve bu yolculukta Küçük Prens biz insanlara ciddiye aldığımız şeylerin aslında hiçte önemli şeyler olmadığını asıl gerçekleri göremediğimizi şöyle bir sözle fark ettiriyor:
Kitapta tilki, yılan, çiçek, baobab ağacı gibi bazı sembollere de yer verilmiştir. Bunlar kitabın en önemli noktalarıdır. Bu sembollerin üzerine yüklenen anlamlardan kısaca bahsedelim.
''Hiçbir şey mükemmel değildir. Tıpkı Küçük Prensle karşılaşılmamış bir Dünya gibi...''
''Hiçbir şey mükemmel değildir. Tıpkı Küçük Prensle karşılaşılmamış bir Dünya gibi...''
Örneğin çiçek aşkı temsil ediyor, ilk açıldığında en güzeli sonra da kısa bir sürede ölüp giden..Küçük Prens'i derinden derine çok seven ancak küstahlığıyla dünyanın onun etrafında döndüğünü sanan Küçük Prens’in gezegenden gitmesine sebep olan ve ona emirler yağdıran, ancak hep onu düşünen..
Tilki ise bilge kişilik, hayatın sırrın bilen yaratık, özgürlüğünü Küçük Prens için feda eden, onun için evcilleşen..
Yılan, Küçük Prens'i ısırarak, zehirleyen ve onu sonsuzluğa gönderen.
Baobab ağacı da tembelliklerinden veya hiçbir şeyin farkında olmayarak içinde bulundukları dünyaya nasıl zarar verebileceklerini fark etmeyenleri temsil ediyor.
http://believeinbookclub.blogspot.com.tr/2012/01/kucuk-prens-le-petite-prince-antoine-de.html
''İnsanların nerede oldukları asla bilinmez. Rüzgar onları oradan oraya gezdirir durur. Köklerinden yoksundurlar bu da onlar çok rahatsız eder.''
Şimdi biraz geriye dönüp kitabın başlangıcından söz edelim. Kitabın ilk bölümünde küçük bir giriş kısmı var ve bu kısmın beni ve eminim okuyan herkesi en etkileyen yerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Yazar çocukluğunda çizdiği ve yetişkinlere gösterdiği bir resimden söz ediyor. Ve yetişkinlerin bu anlamlı resmi nasılda küçümsediklerinden üstelik ona başka bir uğraş bulması konusunda öğütler verdiklerinden bahsediyor. Böylelikle daha altı yaşında, ona parlak bir gelecek sunan resim sanatından vazgeçip pilotluğa merak saldığını söylüyor.
''Çölü güzelleştiren bir yerlerde bir kuyu saklıyor olmasıdır. Tıpkı içinde fil saklayan boa yılanları gibi!''
Ben sizlere sadece bazı önemli noktaları aktarmaya çalıştım. Bu kitabın tam anlamıyla anlaşılması adına mutlaka en az bir defa okumanızı tavsiye ederim. Benim hayatımda derin izler bırakan bir kitap ve eminim sizin içinde öyle olacaktır. Hem çocukların hem yetişkinlerin kitaplığında bulunması gerektiğini düşünüyor ve keyifli okumalar diliyorum.. :)
''Sana ait olanı bu kadar önemli yapan onun için harcadığın zamandır. Gün batımını bile beklemek gerekiyor!''
http://onedio.com/haber/kucuk-prens-ten-buyuk-anlamlar-cikarilasi-15-ozlu-soz-487281
''İnsanların nerede oldukları asla bilinmez. Rüzgar onları oradan oraya gezdirir durur. Köklerinden yoksundurlar bu da onlar çok rahatsız eder.''
Şimdi biraz geriye dönüp kitabın başlangıcından söz edelim. Kitabın ilk bölümünde küçük bir giriş kısmı var ve bu kısmın beni ve eminim okuyan herkesi en etkileyen yerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Yazar çocukluğunda çizdiği ve yetişkinlere gösterdiği bir resimden söz ediyor. Ve yetişkinlerin bu anlamlı resmi nasılda küçümsediklerinden üstelik ona başka bir uğraş bulması konusunda öğütler verdiklerinden bahsediyor. Böylelikle daha altı yaşında, ona parlak bir gelecek sunan resim sanatından vazgeçip pilotluğa merak saldığını söylüyor.''Çölü güzelleştiren bir yerlerde bir kuyu saklıyor olmasıdır. Tıpkı içinde fil saklayan boa yılanları gibi!''
Ben sizlere sadece bazı önemli noktaları aktarmaya çalıştım. Bu kitabın tam anlamıyla anlaşılması adına mutlaka en az bir defa okumanızı tavsiye ederim. Benim hayatımda derin izler bırakan bir kitap ve eminim sizin içinde öyle olacaktır. Hem çocukların hem yetişkinlerin kitaplığında bulunması gerektiğini düşünüyor ve keyifli okumalar diliyorum.. :)
''Sana ait olanı bu kadar önemli yapan onun için harcadığın zamandır. Gün batımını bile beklemek gerekiyor!''
http://onedio.com/haber/kucuk-prens-ten-buyuk-anlamlar-cikarilasi-15-ozlu-soz-487281


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder