''Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.''
Fazlasıyla ilginç geldi değil mi ? Elbette öyle. Düşünsenize bir sabah kalktığınızda kendinizi kocaman bir böcek olarak bulduğunuzu.. Bende bu kitaba tamda bu cümle sayesinde başladım. O kadar merak uyandırıcı geldi ki. Kitabı elinize aldığınızda ilk önce incecik bir öyküyle karşılaşıyor ve şaşırıyorsunuz. Bu incelikte bir kitabı en son ilkokulda okumuştum dediğimi hatırlıyorum ben. Fakat kitabı okuduğunuzda aslında durumun öyle olmadığını farkına varıyorsunuz.
''Tüm çaresizliğine rağmen gülümsemekten kendini alamadı.''
Çünkü karşımızda çok küçük bir öykü gibi görünen devasa bir anlatım var. Aslında olay bir insanın bir anda böceğe dönüşmesi gibi basit bir kurgudan ibaret değil. Burada Franz Kafka'nın 'böcek' olarak ele aldığı şey insanın kendine yabancılaşmasının modern yaşamda geldiği boyuttur. Yani anlayacağınız ortada fazlasıyla derin anlamlar içeren felsefi bir olgu var. Bu anlamlardaki derinliği algılayabilmek için kitabı bir defa okumakla yetinmeyeceksiniz. Benim okurken en etkilendiğim nokta Franz Kafka'nın, biz insanların normal olmayana karşı hislerini ve düşüncelerini büyük bir başarıyla işleyişi oldu. Kitabı okudukça Gregor Samsa'da yahut o 'Böcek'te kendinizi buluyorsunuz. Aslında sizin de kendinize nasıl yabancılaştığınızı ve bir sabah kalktığınızda kendinizi tanıyamayacak halde bulabileceğinizi fark ediyorsunuz.
''Sakin, olabildiğince sakin düşünmenin çaresizce karar vermekten çok daha iyi olduğunu arada bir düşünmeyi de ihmal etmiyordu.''
Şimdi Gregor Samsa'nın o inanılmaz dönüşümden sonra başına gelenlerden bahsedelim. ''Gregor Samsa’nın görevi ailesine bakmak ve onların borçlarını ödemektir. Ama yaşadığı dönüşüm sonucu artık işe gidememektedir. Hatta ne acı ki, işe geç kalması nedeniyle onu denetlemeye müdürü eve gelir. Onun ‘hasta’ olduğuna inanmaz. Gregor yaşadığı dönüşümün tüm acılarına rağmen yine de işe gitmeyi düşünmektedir ve müdürüne durumu anlatabilmek için güçlükle odasının kapısını açar. Gördüğü manzara karşısında müdürü tek söz etmeden evi terk eder. Müdür Gregor’un halini anlamaya çalışmaz çünkü Gregor böceğe dönüşmeden önce de kendisi için bir şey ifade etmemektedir.
''Kendisini kimse anlayamadığından, onun başkalarını anlayabileceğini, hiç kimse düşünmüyordu.''
''Yine bir boşluğa yanıt vermekteyim; ama yanıt vermek konuşmakla olabilecek bir şey, yazarak bir deneyim kazanmıyor insan, olsa olsa mutluluk nedir, sezer gibi oluyor.''
Gregor Samsa.. Bu karakterin üzerine biraz düşünmenizi ve aslında bizimde kafamızın içinde bir böceğe dönüşebileceğimizi, hatta belki de çoktan dönüştüğümüzü bir düşünün derim.. Kendimize bu denli yabancılaşmamıza sebep olan durumlardan bir an önce uzaklaşın yoksa sizin de sonunuz tıpkı Gregor Samsa gibi neredeyse bomboş bir oda da ölüme terkedilmek olabilir.. Üstelik bu durumun en acı verici tarafı da sizi ölüme terk edenlerin sevdikleriniz olmasıdır.. Bir böceğe dönüşmeden bir an önce bu devasa öyküyü okumanız dileğiyle.. :)
''Sonra başı, elinde olmaksızın tamamen önüne düştü ve zayıf soluğu, burun deliklerinden son kez çıktı.''
http://www.kitapsozler.com/donusum-franz-kafka/



Merhabalar,
YanıtlaSilModern dünya edebiyatının ikonik ve özgün yazarlarından biri olan Franz Kafka‘nın romanlarını okumayı, gerek farklı bakış açıları edinmek gerek insan ilişkilerini çözümlemek açısından oldukça faydalı buluyorum. Yazarın, 1912 yılında yazdığı ‘’Dönüşüm’’ adlı romanını da bu hafta itibariyle bitirdim ve bu kitaptan derlediğim alıntıları okumanız için sizinle de paylaşmayı isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/franz-kafkanin-donusum-romanindan-hafizama-kazinan-20-alinti/
Kitabın en çarpıcı cümlesi, daha ilk satırda kendini gösteriyor.
‘’Gregor Samsa; bir sabah içini sıkan bunaltıcı düşler gördüğü uykusundan uyandığında, kendini devasa bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.’’
Umuyorum ilgiyle okursunuz,
sağlıkla kalın.